Bir Filmin Oluşumu – 1

Ahmet Soner

Ahmet Soner /

Gösterime girene kadar, bir filmin hangi aşamalardan geçtiği, nasıl yapıldığı merak konusudur. Bu yazı dizisinde, başından sonuna kadar bir filmin oluşum sürecini adım-adım izlemeyi deneyeceğiz.

Önce Fikir

Film konuları genellikle edebiyat (öykü, roman) ya da tiyatro yapıtlarından perdeye uyaralanmaktadır. Elde bir metin olması elbette bir avantajdır, çünkü yapılacak iş o metni görselleştirmekten ibarettir. Eğer bir metinden yola çıkılmıyorsa, özgün bir senaryo yazılacaksa, iş daha zordur. Bir senaryoya başlamak için önce bir ana fikir gereklidir. Kitlelere ulaştırmak istediğiniz bir düşünceniz olmalıdır. Filmin öyküsü bu ana fikir çevresinde örülmelidir. Bir gazete haberinden bile yola çıkabilirsiniz. Bu haber bir hırsızlık, bir cinayet, bir boşanma haberi olabilir. Diyelim ki, “Kardeşlik” temasını işlemek istiyorsunuz. Bu temayı en iyi biçimde seyirciye iletebilmek için en uygun tipleri seçmek gerekir. Bu tipler filmin kahramanlarıdır. Onları öylesine yaratmalısınız ki, anlatmak istediğiniz düşünceyi en kestirme ve dolaysız yoldan dile getirebilsinler. Bu kahramanları ya iki düşman ulstan, ya da birbirlerinin kanlarına susamış iki aileden seçmek ilk akla gelen düşüncedir. Kahramanımız genç mi olmalıdır, yaşlı mı? Erkek mi olmalıdır, kadın mı? Kardeşlik temasına en iyi biçimde hizmet edecek olan hangisi ise onda karar kılacaksınız.

Sonra Öykü

Kahramanların karakterleri belirince sıra bir öykü kurmaya gelmiştir. Senarist kahramanları çeşitli mekanlarda dolaştırır, onları sevindirir, öfkelendirir, kavga ettirir ve barıştırır. Film öyküsünde konuşmalara yer verilmesi, sadece olayların sıralaması yapılır. Sinopsis, adı verilen bu öykü üç-beş sayfayı geçmez, ayrıntılara, fazla önem verilmez.

 

ÖRNEK 1

1890 yılında altı arkadaşıyla “İş Teminine Muvaffak Olamaynlar Cemiyeti” adıyla bir dernek kurmaya karar veren Pertev Fazıl Efendi, bir dilekçeyle Bab-ı Ali’ye başvurmuş, dahiliye nazırının özel izniyle Aksaray’daki babadan kalma konakta çalışmalara başlamıştır. Kurucu heyetin ilk toplantısında başkanlığa seçilen Pertev Fazıl Efendi, Umumi Reislik sıfatını ölüm tarihi olan 1921 yılına kadar korumuştur. İlk on yıl içinde üye sayısı 1500’e, yirminci yılda 6800’e, otuzuncu yıl ise 87 bin küsura ulaşmıştır. Pertev Fazıl Efendi’nin zamansız kaybı yüzünden toplanan 16. fevkalade kongrede ilk umumi reisin oğlu Hüseyin Pertev Bey, oybirliği ile genel başkan seçilmiştir. Hüseyin Pertev Bey’in değişmez genel başkan olarak görev yaptığı kırk yıl içinde dernek büyük bir gelişme gösterm,iş, bütün şehirlerde açmış olduğu şubeleri vasıtasıyla üye sayısını 450 bine ulaştırmıştır. Bu arada cemiyatin adı “İş Bulamayanlar Derneği” olarak türkçeleştirilir. Hüseyin Pertev Bey’in 1961 yılında vefatıyla boşalan genel başkanlık, oğlu H. Fazıl Pertevoğlu tarafından doldurulmuştur. Üçüncü genel başkan, ilk iş olarak derneğin kuruluşundan beri genel merkez olarak kullanılan konağı yıktırmış, yerine modern bir gökdelen yaptırmıştır. Bugün derneğin şube sayısı 254, üye sayısı yaklaşık bir milyondur…

Ahmet Soner / “İş İştir” Dizi Film Öyküsü, 1979

 

Tretman

Bu aşamaya gelindiğinde film öyküsü genişletilir. Mekan ve kişiler daha ayrıntılı bir biçimde kağıda dökülür. Konuşmalara yer verilmesi de, ne hakkında konuşulacağı özet olarak belirlenmelidir. Örneğin, “Ali ile Osman, babalarından kalan miras üzerine konuşurlar.” gibi… Tretman, yirmi-otuz sayfa kadar olabilir. Filmin omurgasını oluşturan öykü bu aşamada geliştirilir; kimin ne yapacağı, ne konuşacağı belirtilir.

ÖRNEK 2

Bir meydanda duvara yapıştırılmış arananların afişi önünde toplanan kalabalığa sokulur Hüseyin Zeynel. Halit Rıfat’ın resmine bir çarpı işareti konmuş olduğunu görür. Kalabalığın konuşmasından evin bu sabah basıldığı, Halit Rıfat’ın vuruşmada öldüğü, ihbar edenin karşıki bakkal Hacı Remzi olduğu anlaşılır. Hüseyin Zeynel usulca oradan uzaklaşır.

Halit Rıfat’ın evinin bulunduğu sokağa gelen Hüseyin Zeynel bir-iki öksürür, sonra seslenir. Çuvalların ardında çırak görünür, ardından da uçkurunu toparlayan Hacı… Hüseyin Zeynel karşı evdeki zaptiye amcaların çırağı çağırdığını söyleyince, çocuk dışarı çıkar. Kendisini sivil taharri memuru olarak tanıtan Hüseyin Zeynel, bu sabah yapmış olduğu hizmetin mükafatını getirdiğini söyleyerek elini cebine sokar. Hacı Remzi alçakgönüllülükle gülümeyerek bu işin vazifesi olduğunu, vatan hainlerinin kurşuna dizilmesi gerektiğini gevelerken Hüseyin Zeynel ateş eder. Hacı Remzi şaşkın bir ifade ile terazinin üzerine yıkılır.

Silah seslerini duyan dükkana koşarken kapıda hüseyin Zeynel görünür. Tabancasını beline sokarak koşup köşeyi dönerken, iki sivil evden fırlayıp ardından ateş ederler. Biri dükkana giderken, öbürü Hüseyin Zeynel’in peşine takılır. Dükkanın önüne biriken kalabalıktan “Cezasını buldu” sözleri duyulur. Hüseyin Zeynel, peşindeki sivili atlatıp tramvaya biner. Arananların resimleri basılmış olan afişler tramvaylara da konulmuştur.

Ahmet Soner / “İstanbul İşgaldedir” Tretmanı, 1975

 

Senaryo

Senaryo, yaklaşık olarak yüz sayfalık bir metindir. Filmin ilk görüntüsünden başlanarak sahne-sahne yazılır. Kişilerin en küçük hareketleri, davranışları ve konuşmaları kağıda geçirilir. Karşılıklı konuşmalar ya da iç konuşmalar senaryoda yer alır, en küçük ayrıtılara kadar mekan, dekor ve eşyalar betimlenir. Sahneler arası geçişler nasıl olacak? Kararma-açılma mı, zincirleme mi? Müzik nerede başlayıp, nerede bitecek? Bütün bunlar kağıda geçirilir. Senaryoyu okuyan biri, ister oyuncu olsun, ister kameraman, ister ışıkçı, filmi kafasında kurabilmelidir. Olayın geçtiği yer ve dönem, kişilerin birbirleriyle ilişkisi tıpkı bir romanda olduğu gibi anlaşılabilir olmalıdır. Romandan farkı edebiyat diliyle yazılmamış olmasıdır.

 

ÖRNEK 3

DİYARBEKİR’DE BİR KİTAPÇI (İç-Gün) Şubat 1968 / Kitapçı, İsmail

İsmail raflardaki kitaplara bak-

maktadır. Kenarda duran bir

“Forum” dergisini alıp bakar.

İSMAİL –              Satış nasıl gidiyor?

KİTAPÇI-             Şimdiye kadar pek iyi değildi, ama şu sıralar bir                                                                                       Kürdün seri yazıları çıkıyor. Bu yüzden çok ilgi                                                                                        gördü, millet kapışıyor.

İSMAİL –              Kimin yazısı?

KİTAPÇI-             İsmail Beşikçi…

İSMAİL –              Efendim…

KİTAPÇI-             İsmail Beşikçi dedim…

İSMAİL –              Ben de efendim dedim…

Kitapçı şaşırmıştır.

KİTAPÇI-             Anlamadım…

İSMAİL-               Beşikçi benim…

Kitapçı hararetle İsmail’in elini

sıkar.

KİTAPÇI-             Çok memnum oldum.

İSMAİL-               Beşikçi benim, ama Kürt değilim. Çorum’luyum.

KİTAPÇI-             Olamaz… O yazıları ancak bir Kürt yazabilir. Siz                                                                                     Beşikçi değilsiniz.

Cebinden kimlik kartını çıkaran

İsmail, kartı kitapçıya uzatır.

İSMAİL-               Bakın… O yazıları bir Türk yazamaz mı?

Kitapçı inanmamış gibidir.

 

Ahmet Soner / “36 Kitap = 13 Cezaevi” Senaryosu, 1980-1996

 

Çekim Senaryosu

Çekim senaryosu yönetmen tarafından yazılır. Yönetmen hangi sahneyi nasıl çekeceğini, hangi objektifleri kullanacağını, hangi kamera hareketlerini istediğini, hangi sahnelerde vinç, dolly ya da şaryo kullanacağını senaryo üzerine not eder, hangi konuşmaların gereksiz, hangilerinin önemli olduğunu üzerini ya da altını çizerek belirtir. Her sahnenin kaç planda çekileceği belirlenen böyle bir senaryo, artıkçekim senaryosu haline gelmiştir. Buna dekupajı yapılmış senaryo denir. Bu senaryo teknik bir senaryodur, yönetim grubunda bulunur, başka kimseye verilmez.

 

ÖRNEK 4

5- KUNDURA TAMİRCİSİ (Dış-Gün) / İlyas, Tamirci

1.

Yk. pl.                    Bir ayakkabının tabanına çivi çakılmaktadır.

50 mm

PLONJE

2.

Bel. pl.                   Tamirci son çiviyi de çakar.

75 mm                  TAMİRCİ-           İnsan “ne oldum” dememeli, “ne oluyoruz yahu!”

demeli… Yanımda yirmi kişi çalışırdı bir zamanlar.

3.

Bel. pl.                   Tamirci eski günlere dalmıştır..

25 mm                  Yarım şişe şarap çıkarıp kafasına diker..

İlyas amors          TAMİRCİ-           Hey gidi günler hey…

İlyas’a döner.

TAMİRCİ-           Sen mert bir delikanlıya benziyorsun, arasıra uğra                                                                                   da sana ibret alınacak hayatımı anlatayım. Zaten                                                                                  benim hayatım roman…

Ayakkabıyı İlyas’a uzatır.

İlyas pabucu giyerken gülümser.

İLYAS-  Tersini söyleyene hiç rastlamadım.

Cebinden para çıkarıp uzatır.

İLYAS- Sağlıcakla kal.

Tamirci parayı alıp sakalına sürer,

sonra şişeyi kafasına diker.

İlyas çıkıp gider.

 

Ahmet Soner / “Hayatım Roman” Dizi Film Çekim Senaryosu, 1978

Ekip

Senaryo bittiğinde çoğaltılıp filmde çalışacak olanlara dağıtılır. Bir film ekibi şu gruplardan oluşur:

Yönetim grubu: Filmin yönetmeni, yardımcısı, devamlılık yazmanı…

Görüntü grubu: Görüntü yönetmeni, kameraman, kamera asistanı, fotoğrafçı…

Işık grubu: Işık yönetmeni ve yardımcıları…

Set grubu: Set amiri ve set teknisyenleri…

Dekor-kostüm grubu: Sanat yönetmeni ve yardımcıları…

Ses grubu: Ses mühendisi ve yardımcıları…

Film ekibinde ayrıca kuaför ve makyöz gibi elemanlar da yer alabilir.

Filmin başrol oyuncuları, yardımcı roller ve figüranlar olarak sıralanan oyuncu kadrosu her filmde sayıca farklıdır. Bir kişi ile bin kişi arasında değişebilir. Genellikle bir filmde oynayanların sayısı otuz ile seksen arasındadır.

Film ekibinin sayısı ise, oyuncular dışında en az yirmi, en çok elli kişiye ulaşır.

(Yeni İnsan Yeni Sinema dergisinin 1. sayısında yayınlanmıştır.)