Portre: Atıf Kaptan

Atıf Kaptan

Nalan Söylemez /

Türk Sineması’nın en önemli karakter oyuncuları arasında yer alan Atıf Kaptan, 1908’de İzmit’te dünyaya geliyor. Babası İzmit’in eski ailelerinden Terzizade Emin Bey, annesi ise Kafkas’tan gelme bir ailenin kızı olan Naciye Hanım’dır. Hayatının büyük bir bölümü, özellikle çocukluk ve ilk gençlik yılları, İstanbul’da Beşiktaş Sarayı’nda geçer. Büyük Teyzesi Ünsiyar Hanım, Sultan Mehmet Reşat’ın oğlu Şehzade Ziyaettin Efendi’nin ikinci hanımıdır. Atıf Kaptan’ın çocukluk yılları sarayın eğlenceli ve de gösterişli hayatı içinde teyzesinin çocukları ile dopdolu geçer. Her yaz Yıldız Sarayı’na göç edilir, kış geldiğinde ise tekrar Beşiktaş Sarayı’na dönülür.

1915’de öğrenim çağına gelen Kaptan, Teşvikiye’deki İttihat ve Terakki okuluna başlar. Daha sonra da yatılı olarak Nişantaşı Sultanisi’nde öğrenimini devam ettirir. Birinci Dünya savaşı tüm şiddeti ile devam etmektedir, bu ara Sultan Reşat vefat eder. Teyzesi Ünsiyar Hanım da Ziyaettin Efendi’nin Haydarpaşa’daki köşküne taşınır. Hal böyle iken Atıf Kaptan okuldan alınarak İzmit’e babasının yanına gönderilir. Ancak İzmit’te düşman işgaline uğramıştır. Bu nedenle okul kapatılır. Buna rağmen Kaptan ve pek çok arkadaşı evini okul haline getiren Recep Hoca isimli bir kişi yardımı ile eğitimlerini sürdürürler. Tam bu yıllarda anneleri hasta olur ve onu kaybederler. Savaş hala devam etmektedir. Beş oğlu ile yalnız kalan baba bir süre sonra ikinci evliliğini yapar. Ezine Belediye Başkanı Talip Beyin kızı Nebile Hanım’la evlenir.

Artık savaş bitmiş, Cumhuriyet ilan edilmiş ve Kaptan tekrar İstanbul’dadır. 1926’da İstanbul Umum Sigorta Şirketi’ne memur olarak girer. Ancak memur hayatı Kaptan’ı pek sarmamıştır. Aklında hep tiyatro vardır. Aynı yıl Muhsin Ertuğrul Avrupa’dan dönmüştür ve yeniden Dar-ül Bedayi’yi kurmaya çalışmaktadır. Bu arada da genç sanatçılar aranmaktadır. Kaptan burada ilk olarak Hamlet piyesinde Talat Artemel, Zihni Rona, Avni Dilligil, Lütfi Ay gibi dönemin genç, bugünün ise tiyatronun temel taşları olarak bilinen oyuncuları ile sahneye çıkar. Piyeste ancak üç kelimeden oluşan konuşması ile bir papazı canlandırır. Ardından Taş Parçası, Hisse-i Şayia, Ceza Kanunu, Müfettiş, Aynaroz Kadısı, Bir Kavuk Devrildi, Hülleci ve Paydos isimli piyeslerde çeşitli roller alır.

Bu yoğun ve tempolu çalışma döneminin ardından Dar-ül Bedayi’den ayrılan Kaptan, 23 Mart 1931’de Dar-ül Bedayi Sanatkarları isimli küçük bir tiyatro topluluğuna katılarak İzmir’e gider.

Sinemaya girişi ise 1930 yılında Kaçakçılar filmi ile oluyor. Çekim sırasında meydana gelen kaza nedeniyle ancak bir sene sonra tamamlanabilen bu filmde Kaptan ikinci dereceden bir rol almaktadır.

1932’de Muhsin Ertuğrul’un yönetiminde, Nizamettin Nazif’in Bir Millet Uyanıyor isimli eseri filme alınır. Filmde öncelikle Atıf Bey’e Yahya Kaptan’ın yardımcısı Galip isimli küçük bir rol verilir ve film çekilmeye başlanır. Ancak filmin başrolü Yahya Kaptan tipi için uygun bir oyuncu halen bulunamamıştır. Rol Raşit Rıza’ya teklif edilir. Fakat istediği ücret çok yüksek bulunur ve anlaşamazlar. Sonradan role talip olan oyuncuların tipleri ise Yahya Kaptan rolü için uygun değildir. Bunun üzerine Muhsin Ertuğrul karizmatik yapısı ile dikkatini çeken Atıf Bey’e bu rolü teklif eder. Böylece oyuncu Yahya Kaptan rolü ile son anda filmde yer alır. Doğrudan sesli olarak çekilen filmde oyuncu öylesine büyük bir başarı elde eder ki “Kaptan” soyadını da bu filmden sonra alır.

Alışık olunan tiyatroda beğeni kazanan oyunların sinemaya aktarılması iken, sinemada halkın beğenisini kazanan bu hikaye tiyatroda da sahneleniyor. 1932’de Atıf Kaptan Vedat Örfi Bengü ile birlikte kurduğu Film Yıldızları adlı topluluk ile Ege Bölgesi’ne turneye çıkar ve gittikleri yerlerde Bir Millet Uyanıyor’u sahnelerler. Daha sonra Atıf Kaptan ülke genelinde V.Ö. Bengü ise sadece Ege Bölgesi’nde oyunu sahnelemek isteyince topluluk ikiye ayrılır.

Atıf Kaptan 12 kişiden oluşan topluluğu ile temsillerini vermeye devam eder. İzmir’de başlayan turne Gaziantep’e kadar uzanır. Bu ara askere çağrılan Kaptan, bir süre için sahnelerden uzak kalır. Askerliğin bitişi ile İstanbul’a döner ve ilk Türk kadın operet oyuncularından Fatma Leman Hanım’la evlenir. Yeniden bir topluluk oluşturan sanatçı çeşitli yerlerde oyunlarını sahnelemeye başlar ve uzun yıllar Anadolu’nun hemen her yerinde kendi yönettiği oyunlarda sahne bulur.

İstanbul’a döndüğünde Ankara Casusu Çiçero (1951) ve Ankara Ekspresi (1951) isimli filmlerle sinemaya yeni bir dönüş yapar. Ardından pek çok filmde değişik karakterlerde rol bulur. Aşk Mahkumu’nda (1973) baba, Gönülden Gönüle’de (1961) para için kızının geleceğini hiçe sayan zalim bir paşa, Bitirimler Sosyetede’de (1973) fabrikatör baba, Karateciler İstanbul’da (1974) ve Afacan Küçük Serseri’de (1971) emniyet müdürü, Ankara Ekspresi’nde (1951) Nazi Albayı, Mıstık’da (1971) hekimbaşı, Almanyalı Yarim’de (1974) zengin bir iş adamı aynı zamanda eski bir Nazi subayı, Çanakkale Arslanları’nda (1964) İngiliz Generali, Vatan ve Namık Kemal’de (1969) kale komutanı, Aşk Sepeti’nde (1972) baba, Asi Gençler’de (1972) avukat, Sarı Zeybek (1953) ve Sesiz Harp’de (1961) paşa, Battal Gazi Geliyor’da (1954) zalim bir kral, Safiye Sultan’da (1954) deli Cafer, Vahşi Bir Kız Sevdim’de (1954) zalim komitacı, Büyük Günah’da (1955) orman mühendisi, Diyet’de (1974) fabrika sahibi, Kara Talih’de (1957) ağa, Pembe İncili Kaftan’da ise sadrazam rollerini canlandırır.

Çoklukla sinemada Dar-ül Bedayi oyuncularının kullanıldığı ve tiyatrovari oyun tarzının etkili olduğu dönemlerde Atıf Kaptan abartısız-yalın rol aktarımı ile, sinema ve tiyatro oyunculuğunun ayırdına varabilmiş az sayıda oyuncudan birisidir.

Tür ayrımına girmeksizin 250’ye yakın filmde irili ufaklı pek çok roller alan Atıf Kaptan çoğu zaman ‘gücü’ ve ‘kötülüğü’ temsil eden tiplerde; para ve iktidar düşkünü fabrikatör, zalim baba, ağa, casus ve yabancı albay rolleri ile tanınmıştır. Saray görgü ve terbiyesi ile yetişen Kaptan’ın karizmatik kişiliği, fiziki görüntüsü ve oyunculuktaki performansı bir araya geldiğinde küçük büyük oynadığı tüm rollerde başarı elde edebilmiş ve dikkatleri üzerine çekebilmiştir.

Sinemada yer aldığı belli başlı filmlerden söz etmek gerekirse bunlardan en ilginç olanları 1950’li yılların ilk dönemlerinde çekilen, fantastik ve bilim kurgu türünün Türkiye’deki ilk örnekleri olan Drakula İstanbul’da (Mehmet Muhtar, 1953) ve Görünmeyen Adam İstanbul’da (Ö. Lütfi Akad, 1955) filmleridir. Drakula’nın uzun dişlerini dünya sinemasında ilk kez gösteren bu filmde Kont Drakula’yı canlandıran Atıf Kaptan bu filmde belki de en iyi rollerinden birini oynama fırsatını buluyor. Bilim-kurgu sinemasının Türkiye’deki ilk örneği olan Görünmeyen Adam İstanbul’da ise, H.G. Wells’in yine aynı isimli romanından sinemaya aktarılmış. Maalesef tüm örnekleri kaybolan bu filmi seyretme fırsatımız olmadığından Atıf Kaptan’ın buradaki performansından söz edemiyoruz. Ancak Kaptan’ın türünde dünya klasikleri arasına giren bu filmde yer almasını ilginç bir çalışma olarak değerlendirebiliriz.

Kore savaşını anlatan Şimal Yıldızı’nda (Atıf Yılmaz, 1954) Kaptan, kendisini komünist Koreliler’e silah satan bir tüccar olarak tanıtan ancak ABD gizli servisi adına çalışan bir subayı canlandırmaktadır. Otobüs Yolcuları’nda (Ertem Göreç, 1961), malzemeden çalarak inşaat yapan, halkı dolandıran bir müteahhidi, Duvarların Ötesi’nde (Orhan Elmas, 1964) çete reisini, Ankara Ekspresi’nde (Aydın Arakon, 1951) Nazi albayı von Klinger’i, Kızıl Tuğ’da (Aydın Arakon, 1952) ise, Hasan Sabah tiplerini oynamaktadır.

1935’te Yıldız Dergisi, 1954’te ise Türk Film Dostları Derneği tarafından En İyi Aktör armağanlarını kazanan Atıf Kaptan, 22 Nisan 1977’de film çevirmek için gittiği Ürdün’de hayata veda ediyor. t

Atıf Kaptan’ın tiyatro ve film dizini için www.yenisinema.org adresimize bakabilirsiniz.

 

KAYNAKÇA:

1- Atıf Kaptan, Kırksekiz Yıldan Çizgiler,

2- Ağah Özgüc, Türk Filmleri Sözlüğü,

3- Giovanni Sconamillo, Türk Sinema Tarihi,

4- Ses Dergisi, 8 Eylül 1962, 3 Eylül 1966,

5- Milliyet Sanat Dergisi, 29 Nisan 1977,

6- M. Nihat Özön, Baha Dürder, Türk Tiyatro Ansiklopedisi,

7- Nijat Özön, Ansiklopedik Sinema Sözlüğü.

(Yeni İnsan Yeni Sinema dergisinin 11. sayısında yayınlanmıştır.)