25. Sayı
Dergimiz yayına hazırlanırken hala hukuki dayanağının ne olduğu anlaşılamayan KCK operasyonları dolayısıyla yüzlerce kişinin evlerine daha baskın yapıldı. 13 Şubat KCK operasyonuyla içeriye alınanlardan biri de dergimiz yazarlarından, ‘Ölüm Elbisesi: Kumalık’ belgeseliyle ve kısa filmleriyle de bilinen yönetmen Mizgin Müjde Arslan’dı. Mizgin arkadaşımız kendi yaşamından yola çıkarak yapacağı yeni filminin hazırlıkları içerisindeydi: Türkiye’nin savaştan dolayı babasız büyümek zorunda kalmış çocuklarından biri olarak, kendisi gibi babasız büyüyen çocukların öyküsünü anlatmak istiyordu. Filminin görüntü yönetmeni Özay Şahin’le beraber bir süre gözaltında tutuldu. Bu sırada hazırlıklarımız durdu… Ta ki o dergi ne zaman çıkıyor diye sorana dek…
Çok değil bundan yaklaşık bir ay önce İçişleri Bakanı terör tanımını “fıkra ve şiire, resim tuvaline, sanata, makaleye” kadar genişletmiş, aydınları hedef göstermişti. Yine çok geçmedi, Bakan durmadı. Irkçı bir gösteriye dönüşen Hocalı katliamı anmasında Bakan meydanlara çıkıp aslında kime gözdağı vermek istedikleri belli bir kitleye destek çıktı. Bu “orta oyunları” ülkeyi hep tehlikeli noktalara götürür, uyarıyoruz. Bunların devamında 6-7 Eylül olayları, Maraş, Çorum katliamları yaşanmıştır bu ülkede.
Kültür Bakanlığı durur mu? Onlar da Sinema Genel Müdürlüğü’nün artık aile filmlerini destekleyeceklerini açıklıyor, Emek Sineması’nın korunmasını isteyenlere raporu iyi okumadıklarını, bir daha okumalarını söylüyordu.
Peki tüm bunlardan sonra örneğin Biletix durur mu? Hayır, onlar da kar amaçlı bir şirket olarak, teröre yardım yaptığı gerekçesiyle Grup Yorum konser bileti satmama kararı alıyordu.
AKP hükümeti ve cemaat dayanışması KCK operasyonları ve yoğunlaştırılmış savaşla Kürt halkını her yerden kuşatmaya çalışırken yeni Ortadoğu düzeni adına da ABD’nin Suriye’deki bir numaralı temsilcisi olmaktan ve Suriye halkını savaşa, Irak ve Libya’da olduğu gibi dış müdahaleye hedef göstermekten kaçınmıyor. Yeni rejim iktidarını hergün biraz daha perçinlemek adına hem eski aktörleri tasfiye ediyor hem de AKP’ye muhalif aydınları… Her yeni atılımda geçmişin kefenine sarılarak geçmişle hesaplaşılıyor görüntüsü altında yeni rejimin kaleleri medya operasyonları ve yargı yoluyla biraz daha sağlamlaştırılırken Uludere katliamına, tutuklanan gazetecilere, Ergenekon ve KCK operasyonlarına, yeni sendika yasa tasarısına, Suriye’ye karşı savaş planlarına, İstanbul’un toptan sermaye lehine dönüşümüne dair birlik olup mücadele etmenin alanları ise giderek tıkanıyor. İstanbul’un ranta teslim olmasına dair her yeni günde yeni bir haberle karşılaşıyoruz: Emek Sineması’nın AVM olması, masa-sandalye operasyonuyla yeni bir sermayeye Beyoğlu’nda alan açılması, Taksim Kışlasını tekrar yapmak adına ki otel ya da AVM olması an meselesi Gezi Parkı’nın iptali ve yüzyıllık ağaçların kesimi, Taksim Sahnesinin otele dönüştürülmesi, Beyoğlu’ndaki onlarca tarihi binanın otel ya da AVM olması için sermaye devirlerinin gerçekleşmesi, 2B yasa tasarısıyla ormanların katliamı, üçüncü köprü vb.
Durmuyorlar…
Bir başka talan yeni kuşaklar üzerinden gerçekleştirilecek gibi duruyor. Maddi yanı bir yana manevi yanı da düşünülmeli geleceğin. Dindar bir kuşak yetişecekmiş tinerci değil ve elbette Ergenekoncu, ateist değil.
Sonuçta, devletin mekanizmaları ılımlı-ılımsız tüm muhalefeti tasfiye etme aracına dönüşmüş durumda. Özel Yetkili Mahkemeler, eski DGM’leri hayli aşan bir alanda ve yetkiyle çalıştırılıyor. Muhalif olan ilk önce etiketleniyor: Bu Kürt, bu solcu, bu gazeteci, bu topçu (futbolcu), bu asker vs. Daha sonra her etikete uygun, insanları yıllarca içerde çürütmeye yeten mahkemelere gönderiliyorlar. Bu arada yandaş medya yukarıda andığımız türden bir etiketleme işinin taşeronluğunu üstleniyor. Mecliste hiç gözükmeyen, hiç konuşmayan, vekillik yaptığı insanlar adına kılını kıpırdatmayan ama TV’de 4 ayda 750 bin TL’cik karşılığı yorumculuk yapmaktan çekinmeyen milletvekili Torinolu Şükür de durmuyor; Çağlayan’daki Fenerbahçeli taraftarlar için Ergenekoncu bunlar diyordu örneğin.
***
Dergimizin bu sayısı ülke ve sinema gündemi dolayısıyla oldukça yoğun. Yakın zamanlarda ardarda kaybettiğimiz sinemamızın büyük ustası Lütfi Akad ve dünya sinemasının son büyük ustalarından Theo Angelopolous anısına dosyalar hazırladık. İran sineması son dönemde artan baskılar yüzünden çok zor şartlarda filmler yapmaya devam ediyor. Farhadi’nin Bir Ayrılık, Panahi’nin Bu Bir Film Değil ile Resulof’un Güle Güle filmlerini ve İran’daki son durumu analiz ettik. Ayrıca, özgürlüğünden endişe duyduğumuz İranlı sinemacılardan Muhammed Resulof’u İran dışında görünce hem şaşırdık hem sevindik hem de kendisiyle bir söyleşi yaptık.
Dergimizin ön kapağına Çiğdem Vitrinel’in Geriye Kalan filminden bir kare koyduk. Dünya emekçi kadınlar günü yaklaşırken sinemamızda kadın hikayelerinin eksikliğini daha fazla hissettiriyor Vitrinel’in filmi. Bu filme dair yazıyı ve yoksulluğun kadınlaşmasına vurgu yapan Çiğdem Vitrinel söyleşisini bu sayımızda bulabilirsiniz.
Kürt halkının kuşatıldığından, yalnızlaştırılmaya çalışıldığından bahsetmiştik, sinemada bu durum karşılığını farklı şekillerde buluyor. Şeristan’ın geldiği yere, Batman’a doğru olan ölüm ve hayat yolculuğu İz filmiyle anlatılıyor. Popüler söylemde barışın dilini konuşmaya çalışan Yangın Var filmine dergimiz sayfalarında iki ayrı yazıyla yer verdik. Yine sınıf vurgusu yapan Nar filmini, düşmanlıkların dedenin bir kahvaltı sofrasıyla yıkılacak kadar kökensiz ve nedensiz olduğuna vurgu yapan Dedemin İnsanları’nı, toplumsal muhalefetle dereleri, köyleri, dağları talan eden şirketlerden hesap soran ve bizi hüzünlü bir memleket resmiyle ve ütopyasıyla bırakan Entelköy Efeköy’e Karşı filmlerini de bu sayımızda ele aldık. Entelköy Efeköy’e Karşı filminin yönetmeni Yüksel Aksu ile hem filmini, hem Türkiye’deki çevre mücadelesini hem de günümüz ütopyalarını konuştuk. 90’lı yıllarda üniversite yaşamını yaşayan kuşaktan bu döneme farklı açılardan bakan filmler gelmeye devam ediyor, Serkan Acar’ın Aşk ve Devrim’i bunlardan sonuncusu oldu. Lars von Trier’in Melankoli’si, Hugo ve Utanç, Türkiye’de yakın zamanda gösterilen, ele aldığımız yabancı filmler oldu. Kısa filmi dergimiz sayfalarına taşıyan Cahit Çeçen bu sayıda Gerayîş filminin yönetmeni Çetin Baskın’la konuştu. Ahmet Soner, sınıfı tekrar gündemimize sokan (bir sonraki sayıda bu konuda bir dosyamız olacak) işçi filmleri ve İşçi Filmleri Festivali’ni yazdı. Tül Akbal ise baskın hale gelen muhafazakarlığın sinemadaki izlerini sürüyor. Korhan Gümüş’ün yazısı ile Emek Sineması mücadelemizi tekrar gündeme taşıyor ve işbirliği çağrısında bulunuyoruz.
Bu sayıyı Lütfi Akad, Theo Angelopoulos ve Yusuf Kurçenli’nin anılarına adıyoruz. 26. sayıda görüşmek üzere, dostçakalın.
25. SAYININ İÇERİĞİ:
Şeristan’ın Ölüm ve Hayat Yolculuğu: İz / Seray Genç
Nar: “Anlatılan Senin Hikâyendir” / Sinem Aydınlı
Geriye Kalan Orta Sınıf, Eril İktidar ve Bayağılıksa / Özge Özdüzen
Çiğdem Vitrinel Söyleşisi:“Biz işte o dipsiz karanlıktan geriye kalanlarız” / Özge Özdüzen
Kenen Köye Göç Filmi Olarak Entelköy Efeköy’e Karşı / Doğan Yılmaz
Entelköy Efeköy’e Karşı Üzerinden Bazı Düşünceler / Yusuf Güven
Yüksel Aksu Söyleşisi: “Mizah Kendiliğinden Abartılıdır” / Film Ekibi
Yakın Tarih Üzerinden Aşk ve Devrim / Bahadır Ahıska
Yangın Var: Barışın Dilini Konuşmak, Acının Üstünü Örtmek / Aylin Sayın
Yangın Var: Kuzeyle Güneyin buluşması / Tülay Dikenoğlu
Dedemin İnsanları: Çağan Irmak Sinemasının Edilgenleşen Seyircileri / Özge Özdüzen
Lars von Trier’in Melankolisi / Onur Behramoğlu
Hugo Filminin Özdüşünümsel Sinema Tarihçesi / Zeynep Yaşar
Başka Türlü Bir ‘Açlık’: Utanç / Mizgin Müjde Arslan
İRAN SİNEMASI
Bir Ayrılık: Farklı Açılardan İran’a Ve Dünyaya Bakmak / Doğan Yılmaz
İran Sinemasının ve Aydınının Varoluş Mücadelesi / Seray Genç
Muhammed Resulof ile Söyleşi / Seray Genç – Yusuf Güven
Sinemada İşçi Sınıfı ve İşçi Filmleri Festivali / Ahmet Soner
Muhafazakârlık ve Karşıt Kahramanlar / Z. Tül Akbal Süalp
Emek (Sineması) İçin İşbirliği Çağrısı / Korhan Gümüş
Yüksek Dağlarda Küçük Hayatlar / Cahit Çeçen
ANISINA: THEO ANGELOPOULOS
Angelopoulos’un Ardından Kısa Kişisel Tarih / Yusuf Güven
Bir Yönetmenin İzinde Yüzyıl: Theo Angelopoulos’un Bakışı / Seray Genç
Angelopoulos Angelopoulos’u Anlatıyor
Zamanın Tozu’nda Bir Büyük Yönetmen: Angelopoulos / Necla Algan
ANISINA: LÜTFİ AKAD
Lütfi Ö. Akad Ya da Ustalık Üzerine / Giovanni Scognamillo
Yalnızlar Rıhtımı: Akad’ın Filmografisinde Bir Köşe Taşı / Necla Algan
Hudutların Kanunu: Kaçakçılığa Dair Bir Anlatı / Aylin Sayın
Kızılırmak Karakoyun ile Halk Destanları / Nezih Coşkun
Vesikalı Yarim / Onur Behramoğlu
Kırık Bir Aşk Hikayesi Olarak Vesikalı Yarim / Şerife Tülü
Ülkemizin ve Sinemamızın Sacayağı: Akad’ın Türkiye Üçlemesi / Hamdi Karaşin