Köprüyü Geçmek: Levan Akin’in Geçiş’i

Aylin Sayın Gönenç

Fatih Akın’ın İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek ve Levan Akin’ın Geçiş’i sadece adları ve yönetmen soyadlarıyla değil İstanbul’u görme biçimleriyle de ortaklaşır. 2003 yapımı Fatih Akın’ın belgeselinde Alman bir müzisyenin İstanbul’a bu şehirde üretilen müzik üzerinden bakışını izlemiştik. İsveç’te yaşayan Gürcü asıllı yönetmen Levan Akin ise İstanbul’a LGBT bireyler üzerinden bakıyor.

Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim: İkisi de dışarıdan ve oryantalist bir bakışla turistik bir İstanbul imajı sunarken Levan Akin, Fatih Akın kadar inandırıcı da olamıyor. Zira Fatih Akın’ın filmi Avrupa Birliği’ne girmek için çabalayan 2000ler Türkiyesi’nin parlatılan yıldızı İstanbul’un “hip” döneminde geçiyordu. Bu İstanbul yoktur artık ortada. Cila kalkmış, Geçiş filminin görsellik arayışına isteksizce eklemlenen vapur manzaraları kalmıştır.

İstanbul Hatırası’nda hiç unutamadığım bir söz vardı. Siya Siya Bend’ten bir müzisyen filmin yapmaya çalıştığının tersine bir laf ediyordu: “İnsanlar bizim müziğimizi romantik buluyorlar, yaptığımız işi de… Ama akşam biz kafamızı bu taşlara koyuyoruz; taş sert ve soğuk!” demişti. Oysa Fatih Akın, fazlasıyla romantize etmekten yanaydı İstanbul’u, üretilen müziği de.

74. Berlin Film Festivali’nin Panorama Bölümü’nde görücüye çıkan Geçiş, ölen kardeşinin son dileği olarak trans yeğenini İstanbul’da bulmaya çalışan bir kadının (Lia) arayışı hakkındadır. Bu arayışta ona eşlik eden Achi adlı genç bir adam da vardır. İşsizlik ve çıkışsızlıktan kaçmak için Lia’yı ikna ederek onunla İstanbul’a gelir.

Levan Akin, bir önceki filmi Ve Sonra Dans Ettik’te (2019) yine benzer bir meseleyle uğraşıyordu ama film, yönetmenin bildiği sularda, Tiflis’de geçiyordu. Yönetmen, erkeklikle; eril bedenle yan yana konulabilecek, güçlü ayak hareketleriyle yapılan maskülen bir dansı; Kafkas dansını gay (ya da biseksüel, burası muğlak ama önemli de değil) bireylere yakıştırıyordu. Bu geleneksel dansın çalışıldığı okulda tanışan iki gencin beraberliği ana karaktere “ne olduğunu” muştuluyor, onun içindeki cinsel eğilimle tanışmasına izin veriyordu. Bir yanıyla bir büyüme, kendini keşfetme öyküsüydü. Akin yeni filminde de queer bireyleri konuşturuyor. Ama Ve Sonra Dans Ettik’ten (VSDE) farklı olarak seyirciye geçen, olduğun kişi olmaya dair duygusal ve düşünsel soyutlama bu filmde turistik İstanbul arayışında ve hikayeye katkısı olmayan yan karakterlerin varlığında eziliyor. LGBT bireyler üzerine konuşan film, toplumsala yaslanmadığı için pekişmiyor, derinleşmiyor. VVSDE ters köşe bir şey yaparak hem ana karakteri hem seyircisini başka türlü düşünmeye ikna ederken Geçiş seyircisinin düşüncelerini sabitliyor.

Film, gerçekliği veremediği gibi onu da aşamıyor; turistik, marjinal, romantik İstanbul imajının içine hapsoluyor. VSDEfilminde geleneksel, maço bir toplumda aynı cinse hissettiği duyguyu ana karakterin nasıl tecrübe ettiğine dair bir derdi olan yönetmenin Geçiş’teki asıl meselesinin ne olduğunu anlamak mümkün değil. Yol filmi olmasına rağmen karakterlerde gözlenen bir değişim de yok. Trans bir yeğene sahip Lia’nın şimdiye kadar yok saydığı yeğenini kabullenişi de çok kolay oluyor. Karakterlerin bir irade göstermediği -yol filmlerinin halet-i ruhiyesine uygun olarak macera içinde birbirine yakınlaşmaktan fazlasını yapmadığı- filmde hikayeye katkısı olmayan Evrim karakterinin trans birey olarak nasıl bir mücadelenin içinde, hangi varoluşsal kaygılarının olduğunu da görmüyoruz.  Evet, Levan Akin seyirlik bir film yapmış ama derinleşmeyen, karakterlerinin tek boyutlu olduğu bir film…

 crossing2

Geçiş (Crossing)

Yön. Ve Sen.: Levan Akin

Yapımcı: Mathilde Dedye

Gör. Yön.: Lisabi Fridell

Kurgu: Emma Lagrelius, Levan Akin

Oyn.: Mzia Arabuli, Lucas Kankava, Deniz Dumanlı

İSVEÇ, DANİMARKA, FRANSA, TÜRKİYE, GÜRCİSTAN / 2024 / 105’ / 2024