21. Sayı
Elimizden tek tek alınmaya çalışılanlara dair…
Hanedanlığın ilk sinyallerinin, hiç beklemeden, referandum ertesi şu günlerde verildiğine şahit oluyoruz. Türban, sadece gündeme değil üniversitelerden ilkokullara tekrar sokulurken yanında sivil polis de eşantiyon veriliyor ama parasız eğitim için direnen öğrenciler kapı dışarı edilmeye çalışılıyor. Kültürel değerlerimiz yağmalanıyor, kısa günün kârı olarak işletilen HES projeleri için doğanın tahribine yönelik yeni sit tasarıları oluşturuluyor. Kentlerin dört bir yanı Sakıp Sabancı edasıyla ve kurnazlığıyla kahkahalar atan AKP iktidarının zenginleştirdiği müteahhitlerin gökdelenleriyle doluyor. Bu sürecin bir ucu da yıkılmasına karşı geçen yıl Mart ayından beri mücadele verdiğimiz Emek sineması. Emek sinemasının yıkım kararı ve sermayenin İstiklal Caddesi’ni nasıl kültürel bir faaliyet alanından tüketimin merkezine çeviririz hayalleri için yenileme kurulu devreye girdi. Aylardır “kirli ve yağlı” reklâm panolarının arkasında gizlenen Demirören inşaatının tarihi dokuya rağmen nasıl kat kat yükselmiş olduğuna hayretler içinde şahit olduk.
TV dizileriyle, müzikle, alışveriş mekânlarıyla ve benzerleriyle kültürel çölleşmeye maruz bırakılan memleketin halini gösteren bir film oldu Çoğunluk. İktidarın zihinleri, tarihi, duyguları nasıl işgal e_iğinin örnekleri her gün karşımıza çıkarken, hâkim ideolojinin özellikle orta sınıf nezdinde kök saldığını ve oradan tüm ülkeye yayıldığını, buradan üretilen kötülüğe dair gerçekliği perdede izledik. Dünyanın neşesini alkışlayan ticari sinema örnekleri sinema salonlarımızı işgal ederken sinemanın şimdiye kadar pek de anlatmadığı bir şeyi iyi bir gözlemle, derin analizle aktaran film bu milliyetçi yükselişin, sıradanlaşmanın tehlikelerine kayıtsız kalmadı. Bu sebeple, Antalya’dan da ödülle dönen filmin rahatsız edici afişini bu sayımızda kapağa taşıdık. Ayrıca, Çoğunluk filmiyle ilgili bir değerlendirmeyi ve yönetmeni Seren Yüce ile yaptığımız söyleşiyi bu sayımızda bulabilirsiniz.
Antalya’ya jüri olarak gelen ve adı, değiştirildiği iddialarının aksine Emir olan Kusturica’nın başına gelenleri el de alem de biliyor ya, yapılan “kültürel” linç girişimine değinmeden geçmemek gerekiyor. Bu girişimlerin içerdiği çi_e standart analizi ve yaşananların bütünlüklü bir özeti için Necati Sönmez’in Bianet’te yayınlanan “Kusturica’ya Linç: Çi_e Standar_an Kim Ölmüş” yazısının okunmasını salık veririz. Yugoslavya’nın dağılması dünyada sosyalizmi soğuk savaş sonrası tamamen bitirme projesiydi. Kusturica özellikle Yeraltı filminde bize hisse_irdiği gibi birleşik Yugoslavya hayali olan antiemperyalist bir yönetmen. Antalya’daki basın toplantısında da bunu sık sık dillendirdi. Futbol maçlarında bile güçsüz takımlardan yana olduğunu söyleyen Kusturica’nın bu vesileyle birleşik Yugoslavya nostaljisinin Türkiye’deki yansımaları yüzüne şamar gibi vurulmuş oldu.
Kültürel sanatsal alanda yaşanan linç girişimlerinden birinin adresi de Tophane oldu. Sanat galerilerine yapılan saldırılar Türk-Müslüman karakterli gerici bir saldırı olarak, mahalle delikanlılarının racon kesmesi veya Extramücadele’nin işlerine yönelik olarak yorumlanabilir. Bunlar doğrudur. Saldırıların hazırlıklı olduğu da doğrudur. Burada eklenmesi gereken mutenalaştırma, soylulaştırma, seçkinleştirme, jantrifikasyon ya da “kentsel dönüşüm”le yaşananların da bu tabloya dahil edilmesi gerektiği. Daha önceki sayılarımızda Montse Romani ile yaptığımız söyleşi ve Ali Şimşek’in Montse Romani’nin belgeselinden yola çıkarak yaptığı ve sonrasında BirGün gazetesinde devam eden “mutena” değerlendirme yazılarına dönmekte fayda var. “Mutenalaştırma neoliberal mekansal dönüşümün gizli ama çok önemli ayağını oluşturuyor. Kentin tarihi ve kültürel sermayesi yüksek, ama çöküntü alanlarına dönüşerek altsınıflara terk edilmiş alanlarını tekrar geri kazanarak (!) üst sınıflara dönük eğlence, kültür, sanat ve konut alanlarına dönüştürmek olarak tarif edilebilir. Bu bir tarafıyla neo liberalizmin hizmetler sektörüne ve gayrimenkul piyasasına eklemlenmiştir. Mutenalaştırma süreçleri büyük paraların döndüğü bir tasarım sektörünü de harekete geçirir.” Dolayısıyla Tophane saldırılarının elbe_e mutenalaştırma süreciyle artacak olan emlak fiyatlarıyla ilgisi yadsınamaz ama bu nedenden kaynaklanan tepki soldan değil gerici-muhafazakar-faşist yapılanmalardan geldi. Dolayısıyla hedef, mutenalaştırmanın yaratacağı yerinden edilmeler ya da bu dönüşümün sonuçları üzerine düşünmek ya da düşündürtmek yerine; “ellerinde içki, sokakta içiyorlar”, “ahlakımızı bozuyorlar”, “bizi aşağılıyorlar” gerekçesiyle sanat galerilerinin açılışına gelen insanlar oldu. Kent, insanın politik bilincini oluşturan ve geliştiren, insanı kültürel bir varlığa dönüştüren bir yerdir. Gerici örgütlenmelerin bu kadar meşrulaştığı bir ken_e cemaat yapılanmalarının genişlemesi neden şaşırtıcı olsun ki? Nesnel koşullar kentsel, zihinsel-duygusal yapı taşralı kalırken kentin her şeyi paraya indirgeyen yönüne karşı politik bir tavır yoksa gerilim sürmeye devam eder.
Bu sayımızda bir zamanlar orta yeri sinema olan İstanbul’a ve sinemaya dair Rekin Teksoy’la ve Hayırsız Ada filminin yonetmeni dost Serge Avedikian’la yaptığımız soyleşileri okuyacaksınız. Film eleştirilerinde cozumu herkesin mutluluğu olarak sabitleyen, muhafazakar ideolojinin organik toplum arzusuna seslenmesi dolayısıyla eleştirdiğimiz Kavşak filmine, Irak’a ve savaşa tepetaklak bakan Toprak Altında’ya, İsmail YK ile David Fincher’ı bir araya getiren facebook fenomeni uzerine bir yazıyla Sosyal Ağ’a ve Coen Biraderlerin Ciddi Bir Adam filmi dahil dunu ve bugunune dergimiz sayfalarında yer verdik. Sinemanın neden 20. yy sanatı olduğunu modern gozun evrimiyle birlikte anlamaya calışan yazı, Sovyetler Birliği tarihinden Beyaz Col Guneşi’yle gundemimize daha once girmeyen filmleri ele alan, ele almaya devam edecek yazı ve daha onceki sayılarımızda takibine başladığımız Z. Tul Akbal Sualp’in Turkiye Sinemasının donemselleştirilmesi; Thomas Balkenhol’un kurgu ve Ethem Ozguven’in belgesel yazıları da bu sayımızda.
Documentarist İstanbul Belgesel Gunlerinin konuğu olduktan, biz de yakından tanıdıktan sonra kacamayacağımız, kacınamayacağımız bir bicimde Eyal Sivan’ın da dahil olduğu Filistin-İsrail bağlamında yakın donemde cekilen onemli belgeselleri manzara-i umumiye ile birlikte bir dosyada ele aldık.
Kısa filmler uzerine duşunecek ve yazacak kendisi gibi kısa filmcilerle muhabbet edecek yazarımız Cahit Cecen filmlerinde olduğu gibi yazılarında da kendine has uslubunu koruyarak kısa filme ve filmciye yaklaşıyor.
Antalya Film Festivali uzerine iki farklı değerlendirme yazısı Turkiye sinemasının genc kuşağını mercek altına alırken; Datca Film Festivali yazısıyla Yeşilcam sinemasından yakın zamanlara Turkiye sinemasındaki kadının evrimiyle beraber “taşranın gundemini” de dergimiz sayfalarına taşıdık.
22. sayıda goruşmek uzere,
Dostcakalın
21. Sayının İçeriği:
Kavşak: Ve Çekirdek Aile Her Seye Rağmen Yoluna Devam Eder / Aylin Sayın
Çoğunluk: Bir Sınıfın Anatomisi / Yusuf Güven
Seren Yüce ile Söyleşi / Film Ekibi
47. Antalya Film Festivali’nden Geriye Kalanlar / Seray Genç
47. Antalya Film Festivalinden Manzaralar / Necla Algan
Türkiye Sinemasının Dönemselleştirilmesi II / Z. Tül Akbal Süalp
Walter Salles’in İçe Yolculuk Filmi: Linha de Passe / Özge Özdüzen
Jean-Luc Godard ve Sosyalizm / Yusuf Güven
Gömülü Kalmış İnsanlığı Aramak: Toprak Altında / Janet Barış
Sosyal Ağ: Facebook Fenomeni ve Amerikan Pragmatizmi / Üner Altay
Coen Biraderlerde Neo-noir ve Rastlantı Estetiği / Özge Özdüzen – Üner Altay
Rekin Teksoy Söyleşisi / Film Ekibi
Film Kurgusunun Ütopyası ve Bugünü III / Thomas Balkenhol
Belgesel Sinemaya Dair Yazılar IV: Festivaller ve Saptamalar / Ethem Özgüven
Fotoğrafın, Sinemanın ve Gözün Keşfi Üzerine / Aylin Sayın
Filistin: Manzara-i Umumiye / Ulaş Karakoç
Dünyaya Bakmak ve Belgeselle Görmek: Filistin’e Dair / Seray Genç
İsrail’in Muhalif Seslerinden Katiller ve Kurbanlar / Evrim Kaya
Eyal Sivan’dan Sinema Dersi: Politik ve Estetik Bir Strateji Olarak Belgesel Sinema
Tarihin Köpeği Olmak: Serge Avedikian’la Hayırsız Ada Üzerine / Evrim Kaya
Kısa Film Uzun Muhabbet / Cahit Çeçen
Kozlu’da Geçen Günler V / Ahmet Soner
Dünyayı Sarsan Sinema: Sosyalist Sinema Tarihinden Sayfalar / Özgür Şeyben
Festival Projeksiyonundan Görünen Yeşilçam Sineması / Hamdi Karaşin