37/38. Sayı çıktı

#Yastayızİsyandayız

Gündem: Sesler ve Küller

Durulur mu bu acı, küllenir mi bu kor her gün başka bir can koparılıp alınırken hayattan… Acıyı katmerleştiren onca haber ardı ardına gelirken… Bu sesleri duyan insan yaşamaya devam edebilir mi, hem takatsiz hem nefessiz bırakılmışken, hala adli tıbbın önünde ölülerini bekleyen insanlar olduğunu bilirken. Kör bir gece yarısı canının, kanının en azından cenazesine kavuşabilmenin ‘sevincini’ yaşamak ne demek bir düşünün…

Barış için, eşitlik ve özgürlük için 10 Ekim günü sabahı Ankara Garı önünde toplandı güzel insanlar…

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) de olduğu çok sayıda sendika ve meslek örgütünün düzenlediği Ankara’daki mitingin ismi “Emek, barış, demokrasi”ydi. Mitinge destek veren siyasi partiler, dernekler ve pek çok insan 10 Ekim sabahı bir araya gelmek için sözleştiler. Türkiye’nin pek çok farklı şehrinden, farklı kesimlerinden insanlar emek, barış ve demokrasi için bir araya geliyorlardı. Ankara Tren Garı’ndan Sıhhiye’ye yapılacak bu yürüyüş onca karanlığa, baskıya rağmen tarih boyu hedef alınan sol güçlerin onurlu mücadelesinin yılmak bilmeyen bir devamıydı sadece. Kimi zaman toplu kimi zaman tek tek kırımlara uğratılmış; toplu kıyımlara uğratılmak istenen sol güçler, bu ülkenin aydınları, muhalifleri, itiraz edenleri, saray, saltanat ve gericilik karşıtları yakılmış, meydanlarda katledilmiş, bombaların, canlı bombaların hedefi olmuş, yargısız infazlara uğramış… hep paylarına ölüm düşmüş, düşürülmüştü…

“yok başka bir cehennem

yaşıyorsun işte

ellerine

bulaşmış

kara incirin sütü

ve kardeşinin

kanı

habil ile kabilin.”

Önümüzden “kara bir tabut” gibi geçerken gece ve gündüz, yalan gerçek diye anlatılırken ve inananlar varken buna, sevmeyi unutmuş insanlar… Ölüme gülenler, karanfil tekmeleyenler, anısına saygı duruşu yapılırken tekbir getirenler, üzülmedim diyenler, sarayını, saltanatını düşünenler, ölü sayısı artsın isteyenler… Kim bunlar? Behçet Aysan’nın şiirindeki sevmeyi unutanlar, insanı sevmeyenler…

Bu gündemde acı var, bu gündemde sevdiği insanları kaybeden insanların yası var… Bu acıyı paylaşmaya çağrı var…

“halkım, sevgilim.

saz yok

mızrap yok

hep konmuş

hem göçebe

hem balık hem kuş

hem ingin hem yokuş

yanık otlar gibi

kavrulmuş

esmer ve yoksul.

iner şafağın alacasında

karıncalar ordusu

şehre

kenar

mahallelerden

yürüyerek

ve trenlerle.”

Trenlerle, otobüslerle bir Ankara sabahına gelen İnşaat İşçileri Sendikası’na, Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası’na üye işçiler, emekçiler, öğrenciler, öğretmenler, anneler, babalar… farklı kortejlerde buluşacaklardı, ölümde buluştular 10 Ekim 2015 günü.

Öğretmeninin ilkokul 3. Sınıf öğrencisi Veysel için yazdığı gibi barış güvercini oldular… Küçük, büyük barış güvercinleri hepsi.

Diyarbakır, Suruç, Ankara… Ardı ardına Haziran’dan bu yana patlayan bombalar, yakalanıp salıverilen IŞİD’cılar. katliamın pek çok cinayet gibi göre göre, duyula duyula, dinlene dinlene gerçekleştirilmesinin önünü açanlar, Aziz Güler’in cenazesi dahi getirilmez iken sınır tanımaz cihatçılar olarak Suriye Sınırı’ndan girip-çıkanlar, ülkenin katliama gülen bakanı olarak tarihe geçecek RTE’nin önce cezaevi müdürü sonra adalet bakanı ve içişleri bakanı’nın istifa çağrısını aşırı bulanlar, Demirtaş’ın açıklamalarına yüklenip katliamı konuşmaktan kaçınanlar, yazılarına acı, yas sızmayan yalan-yandaş basının köşe yazarları, tweet atıcıları… Acılarbilgisi’nin sorumluları. Elbette hesap verecekler…

“yıllar yılı

bilirim

döne döne

yıllar yılı

aynı

kitabı okur

adı acılarbilgisi

adı acılarbilgisi

acılarbilgisi.”

Bugün hala kör karanlığın hedefi olan Behçet Aysan dizeleriyle, acımızla, öfkemizle uğurluyoruz onları. Unutmayacağız, Unutturmayacağız… Bu memleket bizim, bizi öldürmek isteyenlerin değil. Yürüyüşünüz yürüyüşümüzdür. Mücadeleniz mücadelemiz.

 

37/38. SAYININ İÇERİĞİ:

Gündem: Sesler ve Küller / Film Ekibi

Madımak: Carina’nın Günlüğü Filmi Üzerine / Seray Genç

Bulantı: Demirkubuz Penceresinden Kötücül (Liberal) Aydın / Yusuf Güven

Bulantı: Aynı Sulara Dönmek / Aylin Sayın

Zeki Demirkubuz’la Bekleme Odası’ndan Bulantı’ya

Bakur: Kuzeye Özlem / Yusuf Güven

Bakur: Barışın ve Seyircinin Gücü / Özge Özdüzen

Ertuğrul Mavioğlu ve Ayşe Çetinbaş ile Bakur’un Yolculuğu

Ben Hopkins’le Hasret Üzerine

Emine Emel Balcı ile Nefesim Kesilene Kadar Üzerine: Bir Büyüme Hikayesi

 

FESTİVALLER VE SANSÜR

Ölü Festivaller Diyarı / Necati Sönmez

Sansüre Karşı Yollara Düşmek / Seray Genç

Festivaller ve Kayıt Tescil Belgesi Sorunu / Kaya Özkaracalar

 

BELGESEL SİNEMA

Belgeselin Bize Yaptığı: 12 Eylül Anneleri ve Haziran Yangını / Z. Tül Akbal Süalp

Sessizliğin Bakışı: Katillerin Kim Olduğunu Biliyoruz / Eren Serim

Öldürme Eylemi’nin Ardından Sessizliğin Bakışı, Kurbanın Sesi / Seray Genç

Joshua Oppenheimer: Sessizliğin Bakışı Beni İyileştirdi

İranlı Sisyphoslar ve Ülkesiz Şarkılar / Seyed Mortazavi

Ayat Najafi: İnsanlara Umut Veren Bir Film Yapmak İstedim

 

Aç Kalpler: Çıplak ve Siyah / Fatoş Usta

Toprağın Tuzu İnsandır… / Hamdi Karaşin

Kendine Rağmen Söylenen Yalanlar: 45 Yıl, Turist ve Yalnız Gezegen / Aylin Sayın

Timbuktu Nereye Düşer? Yaşamı Yoktan Var Etmek… / Seray Genç

Bir İnsanlık Durumu Olarak İnsanlıktan Uzakta / Sinem Aydınlı

Gizli Kusur: Doc’un Derdi Ne? / Coşkun Liktor

Onur: LGBTİ Komünitesi ve Madenciler Omuz Omuza! / Özge Özdüzen

Mad Max: Fury Road Filminin Gözünden Feminizm ve Devrim / Zeynep Yaşar

Kötü Bir Şehirde Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız / Elif Genco

Panahi’nin Taksi’si: Gerçekliği Çalamazsın / Naci Emre Boran

Cafer Panahi ve Beyaz Balon’un Anlattığı: Mülteci Hep Yalnızdır / Selçuk Duran

Hassas Zamanlar ve Otosansür: Taşa Yazılmış Hatıralar / Tülay Dikenoğlu

Hisham Zaman Sinemasında Büyülü Bir Gerçeklik / Nazire Turan Aygün

Hisham Zaman ile Mültecilik ve Sinema Üzerine

Guediguian’la Marsilya’da 80’li yıllar / Janet Barış

Bir Film Seyircisinden Ne İster? / Cafer Bidav

Film Dışına Taşan Filmler: Savaş ve Oyun / Murat Dural