47/48. Sayı çıktı
Seheryeli çık dağlara
Güneş topla benim için
Haber ilet dört diyara
Güneş topla benim için
Ülkü Tamer
Ejderhalardan, özgürlükten korkmayın der Ursula K. Le Guin. İnsana özgü yeteneklerden biridir hayal gücü. Çocukluktan itibaren ne kadar törpülense, tımarlansa da insanoğlunun sahip olduğu en güzel yeteneklerden biridir.
Beyinlerimize henüz kayyım atanmadı. Bu noktaya gelinir mi bilinmez ama bunun baskı ve sindirmeyle elde edileceği düşüncesi çok hayal gücü gerektirmiyor. Oysa hayal gücü en çok özgürlük gerektirir. Zihnin özgürce oyun oynaması gerekir.
Özgürlükçü Demokrasi gazetesine kayyım atanırken çifte dikiş sağlam gidilmek istenmiş olmalı ki gazetenin çıktığı Gün Matbaacılık’a da kayyım atandı. Kayyım atamanın yan etkileri çok geçmeden Kürtçe çıkan Welat Gazetesi’nin basılamaması olarak ortaya çıktı. Gazeteyi kayyım atanır korkusuyla hiçbir matbaa basmak istemiyordu. Welat Gazetesi de bu yüzyılda çözümü fotokopide buldu.
Doğan Medya Grubu’nun Demirören Grubu’na satılmasının basit bir ticari alış veriş olmadığı malumumuzdur. Yeni medya rejiminin yürürlüğe girmesinin adımlarından sadece biri olabilir. Her gün yeni bir haber, yeni bir KHK, yeni bir sansür, yeni bir özgürlük kısıtlamasını beraberinde getirirken ifade özgürlüğünden ya da kendilerini “özgür” hissedip sistemden nemalanan “sanatçıların” anlamak istemedikleri özgürlükten bir adım daha uzaklaşmış oluyoruz.
Sansür dalgasının kapsam ve etkisinin genişlemesinin, 2018’deki hedeflerinden biri alternatif olanın yaşam alanı bulabildiği internet oldu. İnternet üzerinden yapılan yayınlara RTÜK denetiminin getirildiği düzenleme TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Yeni düzenlemeyle RTÜK, uygun görmediği, yayın hakkı ya da lisansı bulunmayan ya da iptal edilen tüm internet yayınlarının içeriğine de yayın yasağı uygulayabilecek. İktidar sözcüleri yayın yasaklarını “ülke değerleri ve ahlaki düzeni koruma” adına gerekli olduğunu savunurken; kumandaları “ahlak imha timlerine” benzetecek kadar ileri gidenler de vardı. Kumandayı tutan eller kırılsındı. Kırılamıyor ise örneğin bir kumandaya basılıp izlenen diziler yasaklansaydı.
Nitekim henüz yayına dahi girmemiş Avlu adlı dizi filmin yayından kaldırılması için Adalet Bakanlığı yetkilileri RTÜK’e şikayet ederek gereğinin yapılmasını isterken, Ermenistan-İran yapımı, Filmmor Festivali’nde gösterilecek Anahid Abad’ın yönetmenliğini yaptığı Yeva, Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen istek önce Dışişleri Bakanlığı’na sonra da İstanbul Valiliği’ne ulaşarak OHAL kapsamında gösterimi engellenen filmlerden oluyordu. Ankara Valiliği ve Beyoğlu Kaymakamlığı’nın kuir filmlere, Diyarbakır Valiliği’nin Hangi İnsan Hakları Film Festivali’nin seçkisine yönelik yasaklama kararı da OHAL’de sıklıkla rastladığımız bir yöntem olabiliyordu.
Belgesel sinemada çok uzun süredir eser işletme belgesinin bir sansür aracı olarak kullanıldığını biliyoruz. Belgeselcilerin karşılaştıkları sansür, eser işletme belgesi imtihanı, belgesel gösterimlerine yapılan engellemeler, belgeselci sinemacıların yargılanmasına kadar vardı. Bakur filminin yönetmenleri Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu’na, Yunus Ozan Korkut’un Benim Varoş Hikayem belgeselinin karakterlerine, bir başka belgesel sinemacı Veysi Altay’ın filminin afişine davalar açıldı.
Özgürlükten korkuyorlar, eleştiriden korkuyorlar, korku tek dünyaya dönüşünce tek tipleşiyor. Bu dünyada hayale yer yok.
Oysa, “Hayal gücünün yararları ile ilgili kendimizi savunmamıza gelelim, özellikle edebiyatta ve daha çok peri masalında, efsanede, fantazide, bilimkurguda ve diğer delice şeylerde. Bence olgunluk kabuk değiştirmek değil, serpilip gelişmektir. Yetişkin bir insan ölü bir çocuk değil, yaşamayı başarmış bir çocuktur. Olgun bir insanın tüm gelişmiş yetenekleri bir çocukta vardır; eğer bu yetenekler gençlikte teşvik edilirse yetişkinde iyi ve akıllıca bir noktaya varır; ancak bunlar çocuklukta bastırılır ve yok sayılırsa yetişkin kişilik körleşir, sakatlanır. Sonuç olarak, bu yetenekler içinde en insana özgü ve insani olanın hayal etme gücü olduğuna inanıyorum.” diyordu Ursula Le Guin ve hayal gücünün yararlarına değinen bu metni çocuklara ve büyüklere yazıyordu.
Ildiko Enyedi, Tony Gatlif ve Deepa Mehta bu sayımızda filmleriyle, kendileriyle buluştuğumuz yönetmenler. Hayal gücünü bir gerçekliğe dönüştüren yönetmenler.
Barışı hayal edenler 10 Ekim Katliamı ve Suriye’yi darmadağın eden bir savaşın ardından kaybettiklerimizi, geriye kalanları ve insanların yaralarını sarma çabalarını anlatıyor Radyo Kobane, Elif ve Gözyaşına Yer Yok belgesellerinde.
Agnes Varda politik ve muhalif bir hafıza tutarken hayal gücünü ihmal etmiyor. Mekanları ve yüzleri önce hayalinde sonra gerçeklikte bir araya getiriyor. Boynuzlu keçileri anti-kapitalist bir sembole dönüştürüyor ve genç sanatçı JR ile yaptığı yolculuğu bizlere anlatıyor.
Detroit 1967, James Baldwin’in söylediği gibi siyahların tarihinin Amerika’nın tarihi olduğunu bize bir kez daha hatırlatıyor.
Ejderhalardan, özgürlükten korkmuyoruz. Hayal gücüne inanıyor ve güneş topluyoruz… Tıpkı 50. yılıyla anacağımız 1968 gibi. İsyanın sokaklara taştığı, özerkliğin üniversitelerde, eşitlik, özgürlük ve savaş karşıtlığı mücadelesinin dünyanın dört bir yanında yankılandığı bir ses oldu ’68. Bu hayatın değişebileceğini söyleyen; geleneklere, ataerkil yapıya, kapitalistleşmenin yıkımlarına… isyan eden, insanları sokağa çağıran, hayal eden bir ses.
Dergimiz bu sayısıyla birlikte 15. yaşını kutluyor. Bir dahaki sayıda görüşmek dileğiyle.
Yeni Film 47-48. Sayısının içeriği:
Körfez: Bir Sembol Olarak İzmir / Yusuf Güven
Sarı Sıcak: Bir Taşra Kaotiği / Hamdi Karaşin
Blue ve “Efsane” 90’lar / Efe Gönenç
Yüzünüze Vuran Gerçekçilik: Kar / Yusuf Güven
Arif V 216: Yurdum İnsanı Mizahından Nostaljiye Kaçış / Aylin Sayın
Fatih Akın’dan Paramparça Olanlar Hakkında / Eren Serim
BARIŞI ÇAĞIRAN BELGESELLER
Reyan Tuvi ile Gözyaşına Yer Yok Belgeseli Üzerine
Reber Dosky ile Radyo Kobani Filmi Üzerine
Emre Kanlıoğlu ve Elif Ergezen ile Söyleşi: Eliftiler, doğruydular, güzeldiler…
Agnès Varda ve Yeni Dalgaları: Mekanlar ve Yüzler / Seray Genç
Dönme Dolap: Tehlikeli İlişkiler / Coşkun Liktor
Thelma: İçinizdeki Cadıyı Sevin! / Eda Kara
Aman Doktor: Yol, Sürgün, Mültecilik Üzerine / Murat Dural
Tony Gatlif ile Aman Doktor Üzerine
Hakaret ve Ötesi: Dilin de Sinemanın da Kemiği Yok / Necati Sönmez
Bir Trajedi Olarak Kutsal Geyiğin Ölümü / Eleni Varmazi
Ildiko Enyedi Söyleşisi: Sahici Rüyalar Görmek
Kare: Politik Doğruculuğun ve Sanat Kurumlarının Eleştirisi / Aylin Sayın
ABD Tarihindeki Doğum Lekesi Siyah İsyanlar: Detroit / Hamdi Karaşin
Çavdar Tarlasında Asi: Salinger’ı Nasıl Bilirsiniz? / Coşkun Liktor
Vincent’tan Hüzünlü Sevgilerle / Deniz Okur
Kuşaktan Kuşağa: Sevgisiz / Tülay Dikenoğlu
Üç Billboard: Neo-Noir Estetiği ve #MeToo Kampanyası / Özge Özdüzen
Aki Kaurismaki ve Finlandiya’nın İyi İnsanları / Seray Genç
Hem Söylemek Hem Ölmek: Beni Adınla Çağır / Fatoş Usta
Yazmanın Sorumluluğu ya da Yazmamanın Meşruluğu: The Post /Janet Barış
Sözcüklerden Görüntülere: Balkan Edebiyatı ve Sineması / Dimitris Kerkinos
Sinemanın Doğuş Felsefesi ve Akımlar III / Yakup Barokas
Deepa Mehta ile Söyleşi: Özel Olan Evrenseldir