50-51. Sayı çıktı yeni sayıya online olarak ücretsiz ulaşabilirsiniz
Yeni Film dergisinin 50-51. Sayısı çıktı. Sadece dijital ortamda yayınlanan bu sayıya aşağıdaki bağlantıdan ulaşılabiliyor.
50-51. sayıya ulaşmak için tıklayın
https://drive.google.com/file/d/1I-Uap0swI_HIY5ce5-Comph1ClX4pR_Y/view?usp=sharing
Buradayız, kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz
Boğaziçi Üniversitesi, üniversitenin bulunduğu Rumeli Hisarüstü mahallesi bir süredir abluka altında, dergimiz çıkarken öğrenciler, öğretim üyeleri, mezunlar ve üniversite emekçileri dahil olmak üzere tüm üniversite bileşenleri “buradayız, kabul etmiyoruz ve vazgeçmiyoruz” demeye devam ediyorlar. Üniversite kapısına takılan kelepçe ne kadar iç sızlatsa ve durumun bir özet fotoğrafını çekse de ardından gelenler, haysiyetli duruşun, kabul etmemenin, itirazın karşılaştığı baskılar, bedeller düşünüldüğünde daha da iç acıtıcı oldu. Evlere yapılan baskınlar, kırılan kapı ve duvarlar, uzun namlulu silahlar, kelepçelenen ve tacize uğrayan, gözaltına alınan, tutuklanan, yurtdışı yasağı konulan, ev hapsine çarptırılan öğrencilerle devam etti. Hocalarımız eski rektörlük yeni kayyumluk binasına, bu atamayı reddettiklerini sembolize eder bir biçimde, sırtları dönük başlattıkları nöbete her gün devam etti. 2 Ocak’ta Cumhurbaşkanı atamasının gerçekleşmesi üzerine, 4 Ocak’tan itibaren üniversitede devam eden eylemlilik bugüne dek pek çok merhale kat etti. Kabul etmeyen, vazgeçmeyenlerin dayanışması Boğaziçi’yle sınırlı kalmadı, büyüdükçe büyüdü; dolayısıyla iktidarın yargı, medya ve kolluk kuvvetlerinin hedefine girdikçe girdi.
Aşağı bakmayacağız
Ülkedeki yarılma, bu kez de üniversitelerin geleceğini doğrudan etkileyen Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan (kim olduğunu, ne sevdiğini, çocukluğundan beri hayalinin ne olduğunu bu süreçte hepimizin öğrendiği) partili-kayyum-rektör kararının tanınmaması ile ortaya çıkıyordu. Bu tepeden inme ve akademiyi hiyerarşik bir emir-komuta zincirine dönüştürme girişimi iktidar ortakları tarafından meşru, bu karara itiraz ise meşru-olmayan olarak ilan edilmekte geç kalınmadı. Küçükten büyüğe, trolden danışmanına, bakandan cumhurbaşkanına siyasi gerilim hattını daha da germek üzere herkes söz aldı: Terörist, sapkın, kutsallara hakaret eden ve hatta zehirli yılanlar oldu direnişçiler. Ama belki bundan daha önemlisi, kayyum-rektör üniversiteyi yönetememe krizi ile karşı karşıya kalırken, iktidarın tutturduğu söylem, aldığı karar ve uyguladığı baskının karşılığında geçmiş dönemlerdekine benzer bir desteği alamadığı görüldü.
ODTÜ’de öğrenci asistanları Boğaziçi’ne destek vermek için katıldıkları eylemden dolayı işten atıldı; Boğaziçi Üniversitesi mezunları okula alınmadı; Ankara, İzmir, Kadıköy’de ve yurdun her köşesinde gerçekleşen dayanışma eylemleri şiddetle dağıtılmaya çalışıldı, engellendi. Polis biber gazı, plastik mermi kullandı. Ters kelepçelerle gözaltına alınanlar otobüslerde bekletildi, nezarethanelere atıldı. LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapısına kilit vuruldu. Manidar bir biçimde, hukuksuz pek çok kararın ardından, Resmi Gazete’de bir gece vakti Boğaziçi Üniversitesi’ne Hukuk ve İletişim Fakülteleri açılacağı kararı yayınlandı… Bunlar somut, görünür ve fiziksel olandı. Onları görünür yapan ise elbette anaakım medya değildi, vatandaş gazeteciliğiyle eylemin, anın, eylem-anının içinden yayın yapanlardı; başta da öğrencilerdi. Gerçekler saklı kalmıyordu. Yalan videolar, yanlış bilgiler anında yanıtını alıyordu.
Yollar kapatılsa da, okul, mahalle ablukaya alınsa da “aşağı bakmayacağız” diyenler mücadeleye devam ediyordu. Bilimsel özgürlük, akademik özerklik ve demokratik değerler diyen birileri vardı hâlâ. Boğaziçili olmak ya da olmamak değil mesele; taraf olmak için Boğaziçili olmak gerekmiyor elbette. Türkiye’de üniversitelerin başına gelenler bununla da başlamadı. Sadece üniversiteler de değil, ülkeye çöken karanlığın ilk emareleri de değil bunlar.
Ama bir ışık bu, çatlaklardan sızan.
Çatlaklardan Sızan Işık
Leonard Cohen’in bu şarkısı, Nomadland filmine ilham olan Jessica Bruder’in kitabından. Dergimizin bu sayısında göçerler, hayaletler, siyahlar, güneyliler, yeryüzünü savunanlar ve filmleri yer alıyor. Vazgeçmeyen siyahlar, siyahların mücadelesini anlatanlar; vazgeçmeyen belgeselciler ve yeryüzü savunucuları; ülkesinden ve mücadelesinden vazgeçmeyen yönetmen Fernando Solanas ve son belgeseli; Sudan’ın vazgeçmeyen sinema direnişçileri dergimizin sayfalarında yer alıyor. Tıpkı çatlaklardan sızan Boğaziçili öğrenciler ve hocalar gibi…
Son dönem yerli sinemada yapılan filmleri ele alan yazıların, söyleşilerin olduğu bu sayımızda ayrıca kültürel alanda; Türkiye sinemasında var olmaya çalışan muhafazakar kanadın bu varoluş çabalarını İstanbul Film Festivali’nde gösterilen filmler ve son dönemde yaşadığımız sansür ve söylemlerden yola çıkarak anlatan bir yazıyı da bulabilirsiniz. Bu yazıda haklı olarak sorulan sorulardan yola çıkarak ve rektör atamasının bir mevzi kazanma, bir kültür savaşına dönüştüğünü görüp ilişkilendirerek -Boğaziçili sanatçılar okullarına sahip çıkan bir bildiri yayınlamışken- o bildiride adını göremediğimiz Boğaziçili meşhur sinemacılara bir soru da biz sormak isteriz. Şimdilerde “güzel ve yalnız okuluna” sahip çıktığını henüz göremediğimiz Nuri Bilge Ceylan ve en son sinema alanında “milli değerler” vurgusuyla Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne (adında geçiyor büyük) layık görülen Derviş Zaim “bilgisizlik sözleşmesine”(*) uygun olarak hiç ses çıkarmadılar. Sessizlik mi ses mi, şimdi değilse ne zaman?
Yeni Film ekibi arkadaşlarımızla dergimizin gündeminde biz de “buradayız, kabul etmiyoruz ve vazgeçmiyoruz” diyoruz. Boğaziçili öğrencilere, hocalarımıza, Boğaziçi’nin emekçilerine ve bu meseleye haklı itirazını yaparak dayanışma gösteren herkesi selamlıyor ve bir şarkı mırıldanıyoruz:
“Ufukları sarmış karanlığa inat / uzun ve ince ve de dimdik duranlara /Ağır bir suskunluğun ortasında /hür yaşayıp, hür yaşatanlara /…/ Ürkek bir serçe gibi eğme başını/ kaldır başını ve dimdik dur / bu senin değil, ülkemin ayıbı / hırpalanmış yerlerinden öperim çocuk…”
(*) Ignorance contract:
Güney Afrika’daki ‘beyazlık halleri’ üzerine araştırmalar yapan Melissa Steyn’in apartheid rejimine sessiz kalan sıradan Afrikanerlerin tavrını tarif etmek için kullandığı bir kavram: “Ignorance contract” yani bilgisizlik/cehalet sözleşmesi. Bilgisizlik sözleşmesi, sessiz çoğunluğun (bazen azınlığın) gönüllü körlüğüne dayalı yazılı olmayan bir mutabakattır. Zulme aktif katılımımızı gerektirmez, itaat etmenizi yani itaatsizlik yapmamanızı talep eder sadece; olup bitenleri duymamış, görmemiş gibi yapmanız kâfidir. Karşılığında işlemeye devam eden düzenin tüm avantajlarından nemalanır, susturulmuş vicdanın rahatlığıyla yaşayıp gidersiniz.
(http://yeniyasamgazetesi2.com/bilgisizlik-sozlesmesi/)
50-51. SAYININ İÇERİĞİ
Gündem: #Vazgeçmiyoruz
Hayaletler ve Göçerler: Sureti Soldurulmuş Bir Resim mi? / Yusuf Güven
“Onu Herkes Tanıyor”: Nasipse Adayız Filminde Toplum, Siyaset ve Sinema / Bekir Düzcan
Ercan Kesal ile Nasipse Adayız Üzerine: “Nasipse daha çok film…”
Gidelim Buralardan Kelebekler’le / İpek A. Zeis
Yeni Türkiye Sineması II / Aylin Sayın
Bir Başkadır: “Yetmez Ama Evet” Tezlerinin Gecikmeli Tekrarı / Aylin Sayın
BLACK Lives Matter
Hollywood’un Siyahi Filmlerine/Siyah Temsillerine Giriş / Tülay Dikenoğlu – Leyla Deniz
Bir Ulusun Doğuşu: Siyah’la Boyanan Gerçeklik / Hebun Abiş
Ben Senin Zencin Değilim ya da Siyahların Canı / Seray Genç
Siyahların Direniş Tarihinden Fragmanlar / Necati Sönmez
Nia DaCosta’nın Çok Katmanlı Hikayeleri / Zeynep Yaşar
Radio Raheem’den George Floyd’a Tekerrür Eden Tarih / Coşkun Liktor
Kamerayı, Ekranı, Sözü Ele Geçiren Siyah Bir Kadın: Amandine Gay / Sibil Çekmen
Üç Cazcı Üç Film / Efe Gönenç
Ma Rainey ve Bir Göç Müziği Olarak Blues / İpek A. Zeis
FERNANDO SOLANAS ANISINA GÜNEY’E SELAM
Türkiye’den Notlarla Bir Fernando Solanas Belgeseli: Zehirli Köylere Yolculuk / Seray Genç
Fernando Solanas ile Söyleşi: Yeni Kolonizasyon, Sinema ve Zehirli Köylere Yolculuk
Mario Levi Anlatıyor: Bir Sinemasal Yolculuk ve Solanas’la İstanbul Buluşması
Solanas’ın Ardından: Solanas ve Üçüncü Sinema / Zeynep Çetin Erus
Peru’dan Adı Olmayan Bir Şarkı: Canción sin Nombre
Roma: Beş Meksika Gücünde! / Hamdi Karaşin
EKOLOJİK TAHRİBATA KARŞI Belgesel Sinem
7. Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Film Festivali / Necla Algan
Kamusal Ada BIFED / Lalehan Öcal
Ahtapottan Öğrendiklerim / Fatoş Usta
Ankara: Asfaltın Altında Dereler Var / Tülay Dikenoğlu
Sıddık ve Panter: Coğrafyayla Bağlıyız / Nezih Coşkun
Özgürlüğe Yolculuk / Hamed Soleimanzadeh